Yaşı 60 ve üstü olanlar veya Netflix’deki en iyi belgesellerden biri olan The Crown’u izleyenler İngiltere Kralı VIII. Edward’ı tanırlar. “Aşkı için tahtından vazgeçen kral”.
Babası Kral V. George öldüğünde tahtın tek varisi olan VIII. Edward Ocak 1936’da İngiltere Kralı olarak tahta çıktı. Bilgili, kültürlü, Almanca, Fransızca ve İspanyolca bilen zeki bir kraldı. Aynı yıl Türkiye’yi ziyaret eden ilk İngiliz kralı olarak Türkiye’ye geldi ve Atatürk’le buluştu. Amacı iki ülke arasında 1. Dünya Savaşı sonrası oluşan düşmanlık havasını yumuşatmaktı. Dolmabahçe Sarayında ağırlandı ve Çanakkale şehitliğini de ziyaret etti.
KRAL VE AŞKI
VIII. Edward tahta oturmadan evvel Amerikan sosyetesinin bilinen isimlerinden daha evvel iki defa evlenip boşanmış Wallis Simpson’a 1930’dan beri âşıktı. Bayan Wallis Simpson, ilk eşinden 1927'de ayrılmış, ikinci evliliğini de 1928'de Ernest Simpson ile yapmıştı. Kraliyet ailesi Edward’ın iki kocadan boşanmış olan Wallis Simpson adında Amerikalı bir kadına âşık olduğunu ve bu kadınla evlenmeyi kafasına koyduğunu, tahta çıkmasından sadece birkaç gün sonra öğrendi. Hem aile, hem parlamento, hem de kilise bu evliliğe şiddetle karşı çıktı. Başbakan Stanley Baldwin, bu ilişkinin krallığın bütünlüğünü tehlikeye düşürdüğünü ileri sürerek, Edward'ı bu evlilikten vazgeçirmeye çalıştı.
TAHT VE AŞK
Edward, 13 Kasım'da Baldwin’e kesin olarak Bayan Simpson'la evlenmek istediğini ve eğer bu evliliği kral olarak gerçekleştiremeyecek olursa, tahttan çekilmeye hazır olduğunu bildirdi. Nihayet Aralık 1936’da tahttan feragat ettiğini parlamentoya yazılı olarak bildirdi. O gün yaptığı radyo konuşmasında “"Sevdiğim kadının yardımı ve desteği olmadan krallık görevlerimi yerine getiremem" diyordu. VIII. Edward, 10 Aralık 1936'da sadece 325 gün oturduğu tahtından feragat etti. Yerini kardeşi VI. George aldı ve memleketinden ayrılıp hayatı boyunca devam edecek olan bir sürgün için Fransa’ya gitti. Edward ve Simpson 3 Haziran 1937'de Fransa'da İngiliz Kilisesi'ne bağlı bir papaz tarafından evlendirildiler.
Tüm dünya “sevdiği kadın uğruna tacı tahtı terk eden” bu asil adamı adeta kutsadı. Türkiye’de de yankısı büyük oldu. Herkes için bu olay ancak masallarda görülebilecek bir fedakârlık örneği idi. . O artık aşk ve sevginin sembolüydü ve bu aşk “yüzyılın en büyük aşkıydı” ,.
MADALYON ÖBÜR YÜZÜ
Savaş kokularının ortada dolaştığı bir ortamda Başbakan Churcill bu işten hiç hoşlanmamıştı. İngiliz gizli servisi, Bayan Simpson'u sıkı bir takibe aldı. İlk süreçte Amerikalı hanımın, Kral'ın yanı sıra Guy Marcus Trundle adında bir otomobil satıcısıyla da beraber olduğunu belirledi. Takipler daha da yoğunlaşınca Bayan Simpson'un çok tehlikeli bir diğer ilişkisi daha ortaya çıktı. Kral'ın eşinin Hitler'in o tarihteki Londra Büyükelçisi Joachim Von Ribbentrop ile de beraberliği vardı. Tam bir Nazi hayranı olan Bayan Simpson, sarayda konuşulanları günü gününe Alman büyükelçisine naklediyor hatta sadece nakletmekle de kalmıyor elçiyle yatağa bile giriyordu. Edward ile Wallis çifti skandallarla dolu bir hayat geçirmeye başladılar. Fransa'da yaşadıkları senelerde aralarına Jimmy Donahue adındaki çok zengin bir Amerikalı girdi ve jet sosyete, senelerce bu "üçlü ilişki" dedikodusuyla çalkalanıp durdu.
FRANSA GÜNLERİ HİTLER’LE DOSTLUK
VIII. Edward’ın amcası Kayser II.Wilhelm’di ve küçüklüğünden bu yana Alman kuzenleriyle beraber büyümüştü. Hitler’e de büyük bir hayranlık duyuyordu. Edward’ın Nazilere yakınlığı bilindiği için tahttan feragat ettirildiği de tarihin bir başka iddiasıdır. 1937 yılında Edward ve eşi Bayan Simpson birlikte Almanya’ya gittiler ve Adolf Hitler tarafından üst düzeyde ağırlandılar. Bu arada Nazi ve SS kamplarını da gezdiler. Edward tehlikeli biçimde Almanlarla ve Adolf Hitler’le yakınlaşmaya başladı. Bu arada Kraliyet, Edward’ı İngiltere Askeri Misyonuna Fransız ordusunun cephelerini denetleme görevine tayin etti. Edward Fransa’da zengin iş adamı ve yakın dostu Bedeaux ile sık sık buluşuyor ve ona Paris'te Fransız ordusundaki zayıflıkları ifşa eden raporlar yazıyordu. Kuşkulanan İngiliz Dışişleri Edward’a, Bedeaux ile ilişkilerini kesmesi için emir gönderdi. Fakat Edward bunu hiç umursamadı. Portekiz'de buluştukları, Hitler'in sağ kolu Rudolf Hess, Edward'a Nazi liderinin bir önerisini getirdi: ‘Sizi tarafsız bir ülkeye kaçıralım. İngiltere’ye teslim olma çağrısı yapın!' Winston Churcill, şüpheleri had safhaya çıkınca Edward’ı Fransa’dan uzaklaştırmak için Bahama Adalarına vali olarak gönderdi. Edward ve Bayan Simpson Fransa’nın Almanlarca işgalinden sonra İspanya’ya gittiler.
GERÇEKLER GİZLİ KALMAZ
1945 yılına gelinmiş ve Almanya’nın akıbeti belli olmuştu. Müttefikler Berlin’e girmeden önce Hitler'in karargâhında yüksek rütbeli bir subay sekreteri olan Karl Von Loesch’e arşivlere yerleştirdiği tüm çok gizli belgeleri imha etmesi talimatı verilmişti. Von Loesch çoğunluğu yok etti, ancak bazılarını özel olarak tutmaya karar verdi ve onları Marburg'un eteklerine yakın bir araziye gömdü. Karl Von Loesch Amerikalılar tarafından yakalandığında onlara yargılanmaması ve özgürlüğü karşılığında bu çok önemli gizli belgeleri vermeyi teklif etti. Marburg yakınlarında orman arazisine gömülü bu belgeler Amerikalıların eline geçmişti. Belgeler ihaneti açıkça ortaya koyuyordu. Araştırmacılar, Windsor Dükü Edward'ın İspanyol diplomat Don Javier Bermejillo'ya İngiltere'nin etkili şekilde bombalanmasının "barış getirebileceğini" söylediğini ortaya çıkardı. Tarih araştırmacısı Dr. Karina Urbach şöyle diyordu; “Bu rapor Franco'ya gitti ve daha sonra Almanlara geçti. Britanya'nın bombalanması 10 Temmuz'da başladı” Belgeler İngiltere kamuoyundan uzun süre saklandı ama elbette gerçekler sonsuza kadar saklanamazdı. İhanet belgeleri Tarihe “Marburg Dosyaları” olarak geçti. Yüzyılın aşkı, yüzyılın ihanetine dönüşmüştü. Her şey çok netti. VIII. Edward 1972'de, eşi Wallis ise 1986 yılında öldüklerinde yine de İngiltere’de Windsor Şatosunun bahçesine yan yana gömüldüler.
VE SON
Bu olay iktidar hırsının, güç merakının bir kralı veya seçilmiş bir lideri sırf kendi çıkarı için kendi ülkesine ihanet etmeye varan bir eyleme nasıl tevessül edebileceğini göstermesi açısından ilginçtir. Demek ki uzaktan her görülen güzel şey, güzel nedenler barındırmıyor. Kimse bu zarif ve mütevazı çiftin İngiltere'de iktidarı tekrar ele geçirmek için şeytanca planlar yapabileceğine ihtimal vermezdi.
Onlar dünya için büyük bir hayal kırıklığı olarak tarihe geçtiler.