Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından Ocak ayında açıklanan “Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası”nda Yeşil Hidrojen’de 2035 yılı için hedef olarak belirlenen 5 bin Megavat (MW) elektrolizör kapasitesi hedefi büyük heyecan yaratmıştı. Ancak mevzuat eksikliği yatırımcı ilgisini dizginleyen bir faktör olarak öne çıkıyor.
“DAHA HIZLI HAREKET ETMELİYİZ”
Yeşil Hidrojen üzerine Türkiye’de uzmanlaşan şirketlerin başında gelen TEKSİS İleri Teknolojiler’in Genel Müdürü Hüseyin Devrim yaptığı değerlendirmede, mevzuat inşasında yaşanan gecikmenin etkilerine değinirken, “Türkiye’nin bu alandaki dev potansiyelini bilen yerli ve yabancı şirketler, regülasyonların hızlanması için büyük beklenti içerisinde. Enerji sektörünü çok yakından tanıyan Bakanımız Alparslan Bayraktar’dan piyasanın ve yatırımcıların beklentilerini karşılayacak şekilde Yeşil Hidrojen konusunda yürütülen çalışmaları hızlandırmasını bekliyoruz.” dedi.
2053 HEDEFLERİ İÇİN YAŞAMSAL ÖNEMDE
Türkiye’nin bu alanda daha hızlı ve beklentileri karşılar şekilde hareket etmesinin, ulusal hedeflerine ulaşmasını da kolaylaştıracağına dikkat çeken Devrim, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Genel seçimler sonrasında güçlü ve yetkili bir siyasi iktidar ile karşı karşıyayız. Ulusal Eylem Planı’nda, 2053 yılı için belirlenen ‘Net Sıfır’ emisyon hedefine ulaşmak için de Yeşil Hidrojen üretimi kritik önem taşıyor. Türkiye’nin bu hedeflere ulaşabilmesi için enerji üretimi ve tüketiminde köklü değişimlere imza atması gerekiyor. Enerji tüketimi ve emisyon salımı yüksek üretime sahip sektörlerde Yeşil Hidrojen’e yönelik dikkat çekici bir ilgi var. Bu ilginin yatırım iklimi ile desteklenmesi, ülkemizi bu alanda bambaşka noktalara taşıyabilir. Bu sektörler aynı zamanda Türkiye’de üretimin ve istihdamın belkemiği olan sektörler arasında yer alıyor. Gelecek yıldan itibaren Yeşil Mutabakat’a ilişkin zorunlulukların, AB ülkelerine ihracat yapan bu ve benzeri sektörleri etkileyeceğini şimdiden görüyoruz.”
ÜRETİLEN HİDROJENİN SADECE %4’Ü “YEŞİL”
Tüm dünyada yıllık 100 milyon ton hidrojen üretilirken, bu üretimin sadece yüzde 4’ü Yeşil Hidrojen sınıfına giriyor ve yenilenebilir kaynaklardan üretiliyor. Üretimin kalan yüzde 48’i doğalgaz, yüzde 30’u petrol, yüzde 18’i ise kömür kaynak kullanılarak gerçekleşiyor. Kömür kaynaklı hidrojen üretimi “Kahverengi Hidrojen” olarak adlandırılırken, doğalgaz kaynaklı üretilen hidrojen “Gri Hidrojen” olarak tanımlanıyor. Yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrik kullanılarak sudan üretilen hidrojen ise literatürde “Yeşil Hidrojen” olarak adlandırılıyor.